5 Şubat 2025

Hakkari Ekonomi Haberleri – Güncel ve Doğru Bilgi

Gündemin Nabzı: Ekonomi, Spor, Teknoloji ve Magazin ile Hakkari’deki En Güncel ve Doğru Bilgi Kaynağınız!

Levent Kırca’yı da alacak mısınız?

Artık anladık. AK Parti, iktidarını sürdürmek için muhalefeti içerisine atacağı torba davalara ihtiyaç duyuyor. Dün Ergenekon, Balyoz ve Devrimci Karargah vardı. Bugün Gezi Parkı torbasının ağzı yeniden açıldı. Menajer Ayşe Barım tutuklandı. İstanbul ...

Artık anladık.

AK Parti, iktidarını sürdürmek için muhalefeti içerisine atacağı torba davalara ihtiyaç duyuyor.

Dün Ergenekon, Balyoz ve Devrimci Karargah vardı.

Bugün Gezi Parkı torbasının ağzı yeniden açıldı.

Menajer Ayşe Barım tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, RTÜK’e yazı yazarak 12 yıl önce “Olayların büyüyerek kamu güvenliğini tehdit eder hale gelmesine sebep olan tüm medya kayıtlarını” istedi.

Görüntüler kare kare incelenecek.

Bugünün ‘düşmanları’ 12 yıl önceki görüntülerde aranıp bulunacak.

Muhalif tiyatrocular (Tamer Karadağlı hariç), sinemacılar (Şafak Sezer hariç) ve müzisyenler (Yavuz Bingöl hariç) uyku uyuyamıyor.

ABD’de McCarthy yargılamalarını andıran cadı avının nereye uzanacağı ve kime dokunacağı bilinmez çünkü.

Gezi Parkı’nda telefonu dinlenenler arasında, 10 yıl önce karaciğer kanserine kurban verdiğimiz tiyatrocu Levent Kırca bile var.

“Olamaz o kadar!” diyeceksiniz.

Olmuş, efendim, olmuş.

Magazine Terör Bürosu bakıyor

Levent Kırca dosyasını anlatmadan önce bir ‘Olacak O Kadar’ skecini andıran Ayşe Barım Olayı’ndan söz etmeliyim.

Barım, geçen yıl eylül ayında, “Dizi sektörünün mafyası” diye anıldı. Ajansına bağlı oyuncular üzerinden tekelleştiği savunuldu. ‘Mamalıkla’ suçlandı.

Ocak ayında magazin gündemi Serenay Sarıkaya – Mert Demir iddialarıyla sarsıldı.

Güya ikili sahte aşk yaşıyordu.

Barım, eşcinsel olduğu iddia edilen ünlü şarkıcı Mert Demir’in sevgilisinden bu senaryo için yüklü para almakla suçlandı. Barım, Sarıkaya ve Demir ifade verip haberi yalanladı.

Burada bir skandal varsa, o da sahte aşk iddiası değil, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kadın programlarının ‘yetki’ alanına giren bir magazin haberi için soruşturma başlatmasıydı.

Barım’ı haksız rekabet, şantaj, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, Vergi Usul Kanunu’na muhalefetten tutuklamak gülünç kaçabilirdi. Yurt dışına çıkış yasağı koyarak, serbest bıraktılar.

Suçsuzluğun kaydı kanıt sayıldı

FETÖ’nün çöplüğünde bulunan Gezi Parkı çuvalı karıştırılarak, Barım’ın 2013’te Mehmet Ali Alabora ile yaptığı telefon konuşmasına ulaşıldı.

Görüşmenin tarihi, 19 Haziran 2013.

Polisin Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’ndaki göstericilere müdahale etmesinden dört gün sonra.

Arka planı şöyle:

Halkı Gezi’ye davet ettiği paylaşımından ötürü hedef gösterilen Alabora’ya destek için imza kampanyası fikri ortaya atılıyor. Barım’ın oyuncuları da bildiriyi imzalamaya karar veriyor.

Barım, telaşa kapılıp Alabora’yı arıyor.

Oyunculara ‘Sakın yapmayın” dediğini söylüyor.

“Bu sana son derece zarar verici bir tavır” diyerek, Alabora’yı vazgeçiriyor.

Barım, vazgeçilmiş imza kampanyasından (Yayınlansa ne olur!) ötürü yapılmamış sözde darbeden tutuklandı.

200’ü aşkın muhalif dinlendi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gezi Parkı Davası’na en son bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, Alabora için imza kampanyası örgütledikleri iddiasıyla, tutuklu Çiğdem Mater ile Barım’ın konuşmasının kaydını istedi.

Size kritik bir bilgi aktarayım.

Barım’ın Alabora ve Mater’le görüşmesinin ‘tape’leri, yani ses kayıtları silinmiş.

Barım “Bu konuşmalar bana ait değil” dese aksini ispatlayacak kayıt yok.

Dosyada ne var?

2013 yılında telefonları dinlenen 200’ü aşkın kişinin konuşma dökümü var.

Bunlardan bazıları şunlar:

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve eşi, eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Gençay Gürsoy, eski milletvekilleri Oya Ersoy ve Garo Paylan, eski Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, müzisyen Bülent Forta, Rum cemaatinden Laki Vingas, yazar İhsan Eliaçık, gazeteciler Can Dündar ve Ferhat Boratav…

Kırca’nın dört konuşması

Ve tabi Levent Kırca!

Ünlü tiyatrocu Vatan Partisi üyesiydi.

Vatan Partililer o tarihte Gezi Parkı eylemlerini destekliyordu. Kırca, 2013/1045 numaralı Gezi Parkı soruşturması kapsamında 2 No’lu Hakimlik tarafından verilen 19 Temmuz 2013 tarihli kararla iki ay süreyle dinlendi.

2-4-5 ve 6 Eylül 2013 tarihli dört ayrı konuşmasının dökümü yapılmış. 6 Eylül’deki konuşması, o tarihte ODTÜ protestolarına destek için Taksim, Kadıköy ve İzmir’de gerçekleştirilen gösteriler hakkında. Kırca, konuşmanın bir yerinde “İstanbul’da kıyamet kopuyormuş” diyor.

Kanıt dediğiniz işte bu.

Barım, 12 yıl önce “Aman bildiri yayınlanmasın!” dediği için tutuklanıyorsa Kırca, eğer yaşasaydı, toplumsal gösteriye sevindiği için evi basılıp gözaltına alınabilirdi.

“Olamaz o kadar!” demeyin.

Bu, iktidarın ihtiyacına ve umduğu faydaya bakar.

Barım, iki kez katıldığı Gezi Parkı gösterilerini organize etmiş olamayacağına göre tutuklanmasının ‘faydalı’ bir sebebi olmalı.

Ne gibi mi?

Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan’la Barım arasında kurulmak istenen ilişkiden Saraçhane’ye yürümek ya da o günlerde Gezi Parkı’nı kesintisiz yayınladığı için muhaliflerin sevgilisi haline gelen Halk TV’yi karartabilmek gibi…

Gezi Parkı soruşturması, AK Parti’yi seçeneksiz, Erdoğan’ı bir sonraki seçimde rakipsiz hale getirmek için uykudan uyandırıldı.

Prof. Şen: Cemal Enginyurt’a soruşturma açılamaz

Demokrat Parti’den istifa eden İstanbul ve İzmir milletvekilleri Cemal Enginyurt ve Salih Uzun, dün CHP’ye katıldı.

Enginyurt, yaptığı konuşmada, Silivri F Tipi Cezaevi’nde yatanlar adına Erdoğan’a hitaben Ozan Arif’in 12 Eylül için kaleme aldığı bir şiiri okudu.

Şiir şu şekilde:

“Zulüm denizinde yüzemez gemi

Batırmazsak bize yazıklar olsun

Suçsuz yattığımız zindanda sizi

Yatırmazsak bize yazıklar olsun”

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ı Antalya’daki açıklamalarından ötürü tutuklatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kendisini Türkiye Başsavcısı görüyor olmalı ki Ankara’daki konuşması için de Enginyurt hakkında soruşturma açtı.

Burada üç itirazım var.

Bir…

Erdoğan’ın 1997’de okuduğu şiirden ötürü ceza alıp tutuklanması ne ise Enginyurt’a soruşturma açmak odur. O da şiir, bu da.

İki…

Enginyurt, şiiri TBMM’de okuyor. Bu eylem, kürsü dokunulmazlığına girdiği için soruşturulamaz.

Anayasa’nın 83. maddesi çok açık:

“TBMM üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamaz.”

Üç…

Bakmakla yetkili savcılık, Ankara.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma yürütemez.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161. maddesinin dokuzuncu fıkrasında “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer ağır ceza mahkemesine aittir” diye yazıyor.

“Yanılıyor muyum?” diye düşünerek, Prof. Ersan Şen’i aradım.

“Yüzde yüz haklısın” dedi.

Şen, şunları dedi:

“Bir defa kesinlikle Ankara yetkilidir. Burada İstanbul, en fazla ihbar niteliğinde yazı hazırlar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderir. Ankara soruşturmayı başlatır, Adalet Bakanlığı kanalıyla TBMM’ye fezleke gönderir. Kaldı ki Enginyurt’un durumu mutlak dokunulmazlığa girer. Soruşturma açılamaz. Çünkü kürsüde konuşuyor. Bu, yalnızca TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşmaları değil, tüm meclis çalışmalarını kapsar. Meclisteki sözlerinden ve bunları dışarıda tekrarlamaktan suçlanamaz.”

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetki dışına çıkıp Cemal Enginyurt’a soruşturma açması, iddialara göre yargıda da rahatsızlık yarattı.

Öcalan’ın açıklaması 15 Şubat’a yetişmeyebilir

Şu günlerde en çok merak edilen mevzu, Öcalan’ın, yakalanışının yıldönümü olan 15 Şubat’ta PKK’ya silah bırakma çağrısı yapacağı yönündeki beklenti.

PKK’nın Suriye yapılanması olan Suriye Demokratik Güçleri’nin liderlerinden Mazlum Abdi’nin “Öcalan, 15 Şubat’ta bir mesaj yayınlayacak” demeci beklentiyi yükseltti.

DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan da dün grup toplantısından çıkarken, Öcalan’ın tarihi bir çağrı yapmaya hazırlandığını söyledi.

Bir gazeteci “15 Şubat’ta mı yapılacak?” diye sordu.

Bakırhan, “15 Şubat mı bilmiyorum ama önümüzdeki günlerde çağrısı olacak” diye yanıt verdi.

Demirhan’ın bu sözleri üzerine DEM Parti kulisinde “15 Şubat’ta silah bırakma çağrısı gelecek mi?” sorusuna yanıt aradım.

Gelen yanıt, özetle şöyle:

“Çağrı olacak ancak 15 Şubat’a yetişmeyebilir.”

DEM Parti’de sürece hakim isimlere göre Öcalan, uzun süredir yeni bir çözüm modeli üzerinde çalışıyor. Bu modelin toplumsal uzlaşmaya hizmet etmesini istiyor. Çatışmanın bitirilmesi ve yerine siyasetin devreye gireceği bir çağrı yapmak istiyor. Bunun için farklı partilerden, DEM Parti’den ve PKK’dan öneri ve görüş gelmesini arzuluyor. Çağrı 15 Şubat’a yetişmeyebilir. Ancak marta varmadan herkes açısından etkili olacak ve uluslararası alanda ses getirecek bir çağrı yapılması bekleniyor. Çağrının nasıl yapılacağı konusunda ise tartışma sürüyor.